http://www.ravzagul34.tr.gg  
 
  KUL HAKKI VE İSLAM 27.04.2024 04:46 (UTC)
   
 





 

ÜZERİNİZDE KUL HAKKI VARSA
ASLA CENNETE GİREMEZSİNİZ


http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3076
 



 
 
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

* Bir kimse Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa
fakat üzerinde bir kuruş kul hakkı bulunsa
bu bir kuruşu ödemedikçe Cennete giremez.

* Kul hakkı çok mühimdir.
Allahü teâlâ her türlü günahı affedebilir.
Ama, kul hakkıyla gelmeyin buyuruyor.
Kul hakkıyla gidenin işi adalete bırakılır.
Adaletin ne şekilde hüküm vereceği belli olmaz.
Allah korusun çok kimse ümitle gider de
hâli perişan olur.

* Size haksızlık eden, zulmeden
malınızı mülkünüzü gasp eden aslında size iyilik etmiştir.
Eyvah onların haline.
Sen mazlum, onlar zalim. Alan düşünsün.
Ahirette zalim ağlayacak, mazlum gülecek.
Zalim verecek, mazlum alacak.

* Günahı çok olan ehli sünnet âlimlerinin kitaplarını dağıtsın.

* Kendisine himmet gelen kimse, yerinde duramaz.

* Fakirlere verilen sadaka namazdaki kusurları giderir.

* Cenab-ı Hak Ramazan orucunun karşılığı ile
iftiraya uğrayan kullarının ecirlerini
hesapsız vereceğini vaat ediyor.
Merhametlilerin en merhametlisi olan Allahü teâlânın
kereminin sonsuzluğuna bakın ki;
mümin kullarının hesaplarını sevap-günah tartısıyla
ölçmenin yanında;
kulun lehine olarak iki kapıyı
ardına kadar açık bırakıyor.
Halbuki; sevaplarla günahların yazılışlarında
bile kulun lehinde hareket edilir;
bunları tespitle görevli melekler,
kulun hayırlı bir iş murat edip de
yapamaması halinde bile sevap yazarken,
kötü bir düşünceyi ise, ancak fiile döktükten
sonra kayda geçirirler.

* Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri anlatır:
Bir defa cihânın süsü ve kâinâtın efendisi olan
Peygamber efendimizi rüyada görmekle şereflendim.
Yan yana uzanmış yatıyorduk.
O kadar yakındık ki,
mübarek nefesi yüzüme geliyordu.
Bu esnada susadım. İmam-ı Rabbani
hazretlerinin oğulları, orada idiler.
Resulullah, onlardan su getirmesini emretti.
Yâ Resulallah, onlar benim pîrimin oğullarıdır)
diye arz ettim. (Onlar söz dinler) buyurdu.
Onlardan biri, kalkıp su getirdi.
Kana kana içtim.
Sonra;
(Yâ Resulallah, İmama-ı Rabbani
müceddîd-i elf-i sânî hakkında ne buyurursunuz?)
diye arz ettim.
(Ümmetimde onun bir benzeri yoktur) buyurdu.
(Yâ Resulallah! Mektûbât'ı,
mübarek nazarlarınızdan geçti mi?) dedim.
(Eğer ondan hatırladığın bir yer varsa oku)
buyurdu.
Ben de, Allahü teâlâ için;
(O, verâ-ül-verâ sonra yine verâ-ül-verâ'dır,
yani Allahü teâlâ ötelerin ötesidir.
Akıl neyi düşünür ve neyi tasavvur ederse
O değildir) yazdığını söyledim.
Resulullah efendimiz bunu çok beğendi ve;
(Tekrar oku!) buyurunca, tekrar okudum.
Bu ifâdeleri çok güzel buldu.
Bu hâl epey bir müddet devam etti.

Sabah olunca büyüklerden
bir zât erkenden gelip bana;
(Ben bu gece rüyamda sizin
bir rüya gördüğünüzü gördüm.
O rüyayı bana anlat!) deyince, anlattım.
Çok beğenip, hayret etti.
Ben gördüğüm bu rüyada,
Resulullah efendimizin mübarek nefesinin
ve sohbetinin bereketiyle
kendimi tamâmen
nûr ve huzur içinde buldum.
Uyanık iken ele geçen şeylerden
daha çok bereketli olan bu rüyanın
bereketiyle günlerce acıkmadım
ve susamadım
.
.

.
,
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  Facebook beğen
 
 
HTML KOD
 
HTML KOD
 
HTML KOD
Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!